27 Ağustos 2013 Salı

BU YILIN 1.TATİLİ ADRİNA OTEL

Bir tatili daha geride bıraktım, birazda olsa stresi denizde kumda bırakıp geldim. Önümde hayalini kurduğum bir tatilim daha var. Muğla Gökova’ya gideceğiz nasipse. Geçtiğimiz hafta eşimin yurt dışı programı dolayısı ile annemle babamın tatiline bende dahil oldum. Beraber Balıkesir Güre’ye gittik. Adrina Otel’de kaldık. Bakıcımı bırakmam, o nereye ben oraya J Dinlenmekten çok yoruldum aslında, çünkü babası da olmayınca Ahmet Tuna’nın peşinde hep ben koştum, hep beraber oynadık. Annem ve babamda ilgilendiler sağolsunlar ama ben onları çok yormak istemediğimden elimden geldiğince koşturdum. Ve böylece açık büfe otelden kilo almadan döndüm J Tabi Ahmet Tuna’nın da göbeği eridi azıcık, çünkü doğru dürüst yemek yemedi, beni bir o konuda üzdü. Benim yediremediğim yerde annem annemin yediremediği yerde ben, ve kurtarıcımız Ipad  yemek yedirdik Ahmet Tuna’ya. Ipad’e çok bakmasını istemiyorum ama Ahmet Tuna’ya dışarda yemek yedirirken  çok işimizi görüyor yalan değil. Ipad’e  bakarken ağzını açıveriyor. Bir akşam yemeğinde Ahmet Tuna yemeğini yemedi hatta abarttı ağladı bende biraz kızdım annem yedirdi yemeğini sonra ,benim üzüldüğümü anladı tabi ve bana döndü dedi ki “ anne bak ağlamıyorum yemeğimi yedim”. Sonra bana sarıldı o kadar duygulandım ki. Ağlayabilirdim. Tatil boyunca annem nerde dedi, beni az göremesin hemen aramaya çalıştı daha bir samimi olduk. Bende onu bol bol öptüm kokladım.
Oteli babam daha önceden ayarlamıştı, bana sorarsanız Ayvalık’ın denizi kumu daha güzel. Otel genel olarak güzeldi ama sahili pek güzel değildi hep taşlıktı. Ahmet Tuna yinede kum kovası ile oynamaya çalıştı, kumdan kale yapmaya çalıştık ama harç iyi olmayınca yapamadık tabi J Deniz en sıcak halindeydi. Geçen sene Haziran ayında Akçay’a gitmiştik deniz inanılmaz soğuktu, o haliyle bile denizden korkmamıştı Ahmet Tuna, ki  daha 1 yaşındaydı. Bu sene ne yaptı dersiniz kolluklarını taktık “bırak beni kendim yüzücem” dedi. O kadarda cesuruz yani. Sudan çıkmak istemedi su kurbağası. Bende” kendini serbest bırak su seni kaldıracak” dedim. Ahmet Tuna’da ayaklarını kaldırdı suda kendi durdu. Yüzmeye yeteneği olduğunu düşünüyorum. Suyu da çok sevince yüzmeye göndermek farz oldu. Yüzme dersi için 3 yaşından sonra alıyorlar sanırım yada 4 tam emin değilim.

1 Hafta geçti ben işe döndüm bile şimdi 11 Eylül’ü bekliyorum Gökova için. Her şeyin güzel gitmesi dileği ile..

 Denize giderken 
 
  Kum oynamaya çalışan kuzu
 
  Kahvaltıdan kaçırdığımız poğoçayı yerken, (sadece bir kaç ısırık yedi)
 
Kaldığımız odanın küçük balkonundan havuz ve deniz
 
Gece manzarası
 
Avcılar Köyü'nde Hacı Nail Amca'nın evi
 
 
Hacı Nail Amca bizim çok sevdiğimiz bir amca benim çocukluğumda tanıştığımız o zamandan beri ziyaretine gittiğimiz muhterem biri. Torunları da benim arkadaşım ayrıca. sebnemceseyler.blogspot.com
Bu söminenin orjinal rengi aslında gri ama kirlendi diye boyamışlar, çok güzel bir rum evi, bu evde film çekmek için teklifler gelmiş ama kabul etmemişler. Burda benimde fotoğraflarım var.
 
 Şöminenin çinileri
 
  Arkasına yaslanmamak için direnen kuzu böyle uyudu 

11 Ağustos 2013 Pazar

BURSA VE CUMALIKIZIK

Mübarek Ramazan Ayını da geride bıraktık,havaların serin gitmesi uzun günlerde oruç tutmamıza yardımcı oldu,Allaha hamd olsun, Allah oruç tutunların oruçlarını kabul etsin. Ramazan Bayramını da bitirdik eskilerin dediği bir söz vardır ‘sayılı gün çabuk geçer’ derler öyle günler geçiyor hemde koştura koştura..Bu bayram bir değişiklik yapalım biraz uzak bir yerlere gidelim dedik,bir aile dostumuzla beraber Bayramın 3. Günü Bursa’ya gittik.Cumalıkızık köyünde kahvaltı yaptık.Köyü gezdik,daha sonra Bursa Ulu Camii’ne gidip namazlarımızı kıldık. Cumalıkızığın çocuksuz daha kolay gezilecek bir yer olduğuna karar verdik. Taş sokaklarına bebek arabası sokmak çok zor önce almıştık fakat geri bıraktık, tabi sonrası herşeye bakan, yürümeyen,iki çocukla çekiştire çekiştire köyü gezdik. Köyde yaşayanlar var hala,ama daha çok turistik bir yer gibi.İşleri iyice ticarete dökmüşler.Çok güzel bir köy kahvaltısı bekliyorsanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.
Sokaklarda meyve sebze satan köylülere rastlamak mümkün,gezerken yemek için böğürtlen alabilirsiniz.Köy domatesi, köy ekmeği ve tezgahlarda satılan tahta oyuncaklardan yada Cumalıkızık yazan magnetlerden hediye alabilirsiniz. Bizim gibi çocuklarla geziyorsanız bir mola vermeden olmaz,çardaklarda biraz dinlenip soğuk birşeyler içebilirsiniz, organik olmasını beklemeyin bildiğimiz cafe usulü.Acıkmışsanız gözleme yiyebilirsiniz gözlemeleri güzel.
Günün en sıcak saatlerini Cumalıkızık’ta geçirdikten sonra öğle namazlarımızı kılmak için Ulucami’ye gittik, 2 küçük çocukla Bursa bu kadar gezilebilirdi ancak, son olarak Bursa’ya gelmişken güzel bir yerde İskender Kebap yemeden olmazdı. Biraz araştırma bir kaç telefon görüşmesi sonucu en güzel İskender yapan bir kaç yer bulduk. Tabi en güzel yapan yer diye ün salınca kapıda sıra oluyor, Atatürk Caddesi’nde Tayyara Kültür Merkezi’nin yanında ki Mavi Dükkan’ıın önünde ki sırayı görünce es geçerek caddesin sonunda ki Halkbank ve Ziraat Bankası’nın arka sokağında ki İskener-Fahri-Yavuz İskenderoğlu’nun dükkanının ününde sırada bulduk kendimizi. Ebru her ne kadar Yeşill Konak desede acıkan erkeklere daha fazla sözümüzü dinletemedik,hatta Hasan yemek için sırada beklemeye acayip kızdı acıkınca sen sen değilsin hakkaten öyle galiba J Çok sıra var gibi dursada çabuk sıra geldi, içersi gayet ferah ve serindi yemeklerimizi de yiyince dönüş için yola çıktık.Bütün gün uyumayan Ahmet Tuna yolu yarılamıştık ki uyudu.
Sıra fotoğraflara geldi, bir hafta sonra Ahmet Tuna ve ben annemlerle tatile gidiyoruz. Tatilden sonra görüşmek dileği ile, herkese mutlu haftalar.
Cumalıkızık Sokakları
 
 Baba Oğul
 
 
 
 
 
 
 Biz tahta Pinokyo'ya bakarken
 
 
  Ulu Cami'de bana poz veren kuzu
 

 

5 Ağustos 2013 Pazartesi

ÇOCUK ANNE BABANIN AYNASIDIR

Zaman nasılda hızlı geçti,Küçük Prensim 2 yaşını bitireli 1 ay oldu da geçiyor. Saçlarını kestirdikten sonra uzamaya başladı bile. Artık yaramaz bir çocuk, üstelik bana laf yetiştiren, beni benim laflarım ile döven bir çocuk. Çocuk anne babanın aynasıymış gerçekten, Ahmet Tuna ben ona nasıl davranıyorsam öyle davranıyor,nasıl cümlelerle konuşuyorsam aynı öyle konuşuyor. Elimden geldiğince dikkatli davranmaya çalışıyorum ama insanlık hali işte her zaman aynı sabırda olmuyor insan. Ona kızdığım bir durumda neden kızdığımı o davranışına üzüldüğümü söylüyorum. Eğer o çok üzüldüyse ağladıysa onu çok sevdiğimi söylüyorum. Bir nevi kendimi affettirme.
Geçtiğimiz hafta sonu aramız bozuktu biraz, bende çok oynamadım onunla, yemek yemek istemedi bende sen bilirsin bende sana yemek yedirmem dedim. Uyumak istemedi o zaman uyuma dedim uyutmadım. Akşam 5’e kadar öyle kendi kendine oynadı. Ellerini kollarını yedi yine ben açıktım demedi.  Sonra artık acıktı yemek yer deyip mutfağa gittim peşimden geldi.” Anne bana ne yapıyorsun,ne güzel kokuyor” dedi. Bende “sana yemek hazırlıyorum sen acıkmadın mı” dedim.”acıktım” dedi. Sonra güzel güzel yemeğini yedi. Saat 6’da artık uyalım dedim,hiç uğraştırmadan uyudu. Bu sefer uyudu uyanmaz arada yanına gidip baktım bir şey  mi oldu diye. Allah korusun. O uyuyunca da onu çok özledim,sabah işe geldim daha çok özledim. Eve gidince bana biraz trip yaptı, yine benim ona söylediğim bir sözle bana karşılık verdi.  “ Sana küstüm seni sevmicem !”  Demek ki çocuklar her şeyi kaydediyor ve bir yerde karşımıza çıkarıyor. Sonra barıştık koklaştık, Allah evimizden çocuklarımızın şen kahkahalarını eksik etmesin.
 
Artık oyun hamurları ile oynamaya başladık,evde  ki oyuncakları bir kenara kaldırdık şimdi  ki favori oyuncağımız Şimşek Mcqueen ve Mater , dün gece Şimşek Mcqueen ananesinde kalınca evde kitabını bulup onunla uyudu. Değişik çocuk işte.  Bu kadar büyüğünü görünce inanamıyor insan bazen, bebeklik zamanı hiç olmamış gibi.


                                      Kitabı gördünüz mü Şimşek Mcqueen
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...